Meclis’te devam eden Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerinde, muhalefet milletvekilleri sert eleştirilerde bulundu. Bir milletvekili, yargı sistemindeki sorunlara dikkat çekerek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ve siyasi baskıların etkili olduğunu iddia etti. Özellikle Kobani davası ve çeşitli belediye başkanlarına yönelik kayyum atamalarını örnek gösteren milletvekili, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığını savundu. Yargının hükümetin siyasi hedeflerine hizmet ettiğini ve AİHM kararlarına uyulmadığını öne sürdü. Ayrıca, AİHM ve AYM kararlarının siyasi gerekçelerle göz ardı edildiğini, bu durumun hukukun üstünlüğünü tehdit ettiğini belirtti. Bu durumun, temel insan haklarının ihlali anlamına geldiğini vurguladı.
Yargıdaki Bağımsızlık Sorunu
Milletvekili, yargı sistemindeki bağımsızlık eksikliğinin Türkiye'deki adaletsizliğin temel nedeni olduğunu söyledi. Yıllardır süren davaların kısa sürede sonuçlandırıldığını, bu durumun yargının siyasi baskılar altında çalıştığının bir göstergesi olduğunu savundu. Ayrıca, suçsuzluk karinesinin hiçe sayıldığını ve kayyum atamalarının siyasi bir araç olarak kullanıldığını iddia etti. Örnek olarak, birkaç belediye başkanının kayyum atanmasına kadar uzanan süreçteki yargılama usullerini eleştirdi. Dersim, Batman, Mardin gibi bölgelerdeki kayyum uygulamalarına değinerek, bu durumun yerel yönetimlerin siyasi olarak kontrol altına alınması amacını taşıdığını ileri sürdü. Hükümetin, kendi siyasi çıkarlarına hizmet etmeyen kararlara karşı tepki gösterdiğini ve Yargıtay üzerinden AYM'ye baskı uyguladığını iddia etti.
Umut Hakkı ve İnsan Hakları
Milletvekilinin açıklamalarında önemli bir yer tutan diğer konu da umut hakkı oldu. İnsan hakları bağlamında ele alınması gereken bu hakkın, mahkumların yeniden topluma kazandırılmasını sağlamak amacıyla önemli olduğunu vurguladı. Mevcut sistemde, hücre cezaları gibi uygulamaların umut hakkını ortadan kaldırdığını ve mahkumları fiilen ölüme mahkûm ettiğini savundu. Bu nedenle, umut hakkına ilişkin yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerektiğini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun bir düzenlemenin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Parlamentoda bu konuda bir kanun teklifinin olduğunu hatırlattı. Adil yargılanma hakkının sadece yargılama sürecinde değil, mahkumiyet sonrası da devam etmesi gerektiğini ve umut hakkının bu anlamda hayati önem taşıdığını vurguladı.
Kobani Davası ve Siyasi Baskılar
Kobani davasının siyasi bir kumpas olduğunu öne süren milletvekili, bu davanın muhaliflerin susturulması amacıyla kullanıldığını ifade etti. Davanın siyasi bir araç olarak kullanıldığına ve HDP'li siyasetçilerin siyasi alandan uzaklaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekti. Yargılamanın taraflı ve adil olmadığını savunan milletvekili, verilen cezaların derhal kaldırılması gerektiğini ve davanın yeniden adil bir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti. Osman Kavala davası ve diğer siyasi davaları da örnek göstererek, yargının siyasi baskılara açık olduğunu ve bu durumun Türkiye'de hukukun üstünlüğünü tehdit ettiğini yineledi.